Anayasa Mahkemesi Kararı Başvuru Numarası 2016-14254 Karar Tarihi 28.11.2019

Anayasa Mahkemesi Kararı Başvuru Numarası 2016-14254 Karar Tarihi 28.11.2019

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: 9.01.2020 tarih ve 31003 sayılı R.G.

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

PETROL OFİSİ A.Ş. BAŞVURUSU

Başvuru Numarası     :2016/14254

Karar Tarihi              :28/11/2019

Başkan                       :Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler             :Burhan ÜSTÜN

Hicabı DURSUN

                        Yusuf Şevki HAKYEMEZ

                        Selahaddin MENTEŞ

Raportör        :Mahmut ALTIN

Başvurucu      :Petrol Ofisi A.Ş.

Vekili              :Av. Ali Kemal AKŞAR

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; ithal edilen eşya için yapılan ek tahakkuk nedeniyle mülkiyet hakkının, ek tahakkuk işlemine karşı açılan davanın reddedilmesi nedeniyle de mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 8/8/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Uyuşmazlığın Arka Planı

8. Başvurucu, petrol ticaretiyle iştigal eden bir şirkettir.

9. Başvurucu Şirket; yurt dışından getirdiği bir parti motorini Tekirdağ Gümrük Müdürlüğü denetimindeki gümrük antreposuna 31/12/2013 tarihli Antrepo Beyannamesi`ni beyan edip boşaltmıştır. Antrepo Beyannamesi 30/12/2013 tarihli proforma faturasındaki kıymet esas alınarak yapılmıştır.

10. Daha sonra ürünün ithal edilmesi için 27/1/2014 tarihli Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi düzenlenmiştir. Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi, satıcı tarafından düzenlenen 3/1/2014 tarihli satış faturasındaki fiyat esas alınarak yapılmıştır.

11. Gümrük muayene memuru, proforma faturasındaki fiyatın satış faturasındaki fiyattan yüksek olduğu yönündeki tespitini Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi`nin arkasına yazmıştır. İlgili gümrük müdür yardımcısı ise bu yazının altına ithalatçıdan bilgi alınması, alınacak cevaba göre konunun değerlendirilmesi gerektiğini yazmıştır. Ayrıca 31/1/2014 tarihinde ek tahakkuk ve para cezası hesaplanarak beyannamenin arkasına yazılmıştır.

12. Başvurucu 31/1/2014 tarihinde Tekirdağ Gümrük Müdürlüğüne verdiği dilekçe ile proforma fatura ile kati fatura arasında birim fiyat farkından kaynaklanan katma değer vergisi (KDV) farkının beyan edilmesi gerektiği hususunda oluşan tereddüt nedeniyle beyanname arkasına tahakkuk çıkarıldığını belirterek bu KDV farkını ve para cezasını 7/10/2009 tarihli ve 27369 Mükerrer sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği`nin (Yönetmelik) 587. maddesi hükümleri doğrultusunda depo olarak ihtirazi kayıtla yatırılmasını ve ürünün teslimini talep etmiştir.

13. Müteakiben gümrük idaresinin proforma faturasındaki fiyatı üzerinden fark ek vergileri ve beyana göre oluşan vergi farkı nedeniyle düzenlenen para cezasına ilişkin 3/2/2014 tarihli kararları başvurucuya 24/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

14. Bunun üzerine başvurucunun anılan ek tahakkuk ve para cezası kararlarına karşı gümrük idaresine yaptığı 6/3/2014 tarihli itirazlar, süresinde yapılmadığı gerekçesiyle 26/3/2014 tarihinde reddedilmiştir.

B. Para Cezasının İptaline İlişkin Dava Süreci

15. Başvurucu, Tescilli Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin noksan beyan edildiğinden bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen KDV üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali talebiyle 20/5/2014 tarihinde Tekirdağ Vergi Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.

16. Mahkemece 30/12/2014 tarihinde idareye süresinde itirazda bulunulmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, adına yapılan ek tahakkuk işleminden başvurucunun haberdar olduğu vurgulanmıştır. Mahkeme; kararın gerekçesinde tahakkuk işleminin Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi`nin arkasına 31/1/2014 tarihinde hesaplama yapılarak yazılmış olmasına ve yine başvurucu tarafından aynı tarihte ek tahakkuka yönelik olarak ihtirazi kayıt dilekçesi veriymiş olmasına dayanmıştır.

17. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar, Danıştay Yedinci Dairesince 24/12/2015 tarihinde bozulmuştur. Kararın gerekçesi özetle şöyledir:

i. Kıymet tespitinin belli bir araştırma yapılmasını gerektirmesi ve bu araştırma sonucu beklenmeksizin eşyanın yükümlüler tarafından gümrükten çekilmek istenmesi hâlinde ise ileride doğması olası vergi farkının eldeki verilere göre hesaplanmak suretiyle güvenceye alınması amacıyla teminata bağlanarak eşyanın gümrükten çekilmesine izin verilebileceği açıklanmıştır.

ii. Ayrıca 31/1/2014 tarihinde beyannamenin arkasına yapılan işlemin teminat miktarının belirlenmesine yönelik olduğu vurgulanmış, idarece ek olarak tahakkuk ettirilen KDV üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasının 24/2/2014 tarihinde tebliği üzerine başvurucu tarafından yapılan itirazın süresinde olduğu belirtilmiştir.

18. Davalı idare tarafından yapılan karar düzeltme talebi aynı Daire tarafından 1/3/2018 tarihinde reddedilmiştir.

19. Bozma sonrası Mahkemece bozmaya uyularak 5/6/2018 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, beyannamenin arkasına yapılan işlemin teminat miktarının belirlenmesine yönelik olarak idarenin hazırlayıcı iç işlemi niteliğinde olduğu açıklanmıştır. Ayrıca gümrük para cezası kararının 24/2/2014 tarihinde tebliği üzerine başvurucu tarafından 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu`nun 242. maddesi uyarınca 7/3/2014 tarihinde yapılan itirazın süresinde olduğu belirtilmiştir.

20. Davalı idare tarafından temyiz edilen karar, temyiz aşamasındadır.

C. Başvuru Konusu Ek Tahakkukun İptaline İlişkin Dava Süreci

21. Başvurucu, Tescilli Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin noksan beyan edildiğinden bahisle yapılan ek tahakkuk kararına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali talebiyle 20/5/2014 tarihinde Mahkemede dava açmıştır. Mahkemece 30/12/2014 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir.

22. Kararın gerekçesinde, adına yapılan ek tahakkuk işleminden başvurucunun haberdar olduğu vurgulanmıştır. Mahkeme; kararın gerekçesinde tahakkuk işleminin Serbast Dolaşıma Giriş Beyannamesi`nin arkasına 31/1/2014 tarihinde hesaplama yapılarak yazılmış olmasına ve yine başvurucu tarafından aynı tarihte ek tahakkuka yönelik olarak ihtirazi kayıt dilekçesi veriymiş olmasına dayanmıştır. Ayrıca sonradan sehven düzenlenen 3/2/2014 tarihli ek tahakkuk ve para cezası kararlarının itiraz süresini yeniden canlandırmayacağı açıklanmıştır.

23. Başvurucu tarafından itiraz edilen karar, Edirne Bölge İdare Mahkemesince 27/11/2015 tarihinde onanmıştır.

24. Para cezasına ilişkin olarak dosyada verilen bozma kararına dair açıklamaları da içeren başvurucunun karar düzeltme talebi aynı Bölge İdare Mahkemesince 27/5/2016 tarihinde reddedilmiştir.

25. Nihai karar 11/7/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

26. Başvurucu 8/8/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

27. 4458 sayılı Kanun`un 197. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“1. Gümrük vergileri, tahakkukundan hemen sonra yükümlüye tebliğ edilir.

….

5. (Ek: 18/6/2009-5911/47 md.) Bu madde hükümlerine göre tebliğ edilen gümrük vergileri; 242 nci maddede belirtilen sürelerde itirazda bulunulmaması veya süresi içinde idari yargı mercilerine başvurulmaması hallerinde bu sürelerin bittiği tarihte kesinleşir; dava açılması halinde mahkemece yükümlü aleyhine verilen kararın gümrük idaresine tebliğ edildiği tarihte tahsil edilebilir hale gelir.”

28. 4458 sayılı Kanun`un 202. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Gümrük mevzuatı uyarınca, gümrük idarelerinin gümrük vergilerinin ve diğer amme alacaklarının ödenmesini sağlamak üzere bir teminat verilmesini gerekli görmeleri halinde, bu teminat söz konusu vergiler tutarının % 20 fazlasıyla yükümlü veya yükümlü olması muhtemel kişi tarafından verilir.”

29. 4458 sayılı Kanun`un 204. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“202 nci maddenin birinci fıkrasında belirtilen teminat tutarı, teminata konu gümrük vergileri tutarının kesiti olarak tespiti, halinde bu miktar, diğer hallerde ise tahakkuk edilen veya edilebilecek gümrük vergilerinin en yüksek tutan esas alınarak belirlenir.”

30. 4458 sayılı Kanun`un 242. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“1. Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilir.

4. İtirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabilir.”

31. Yönetmelik`in “İtirazların karara bağlanmasından önce eşyanın çekilebilmesi” kenar başlıklı 587. maddesi şöyledir:

“(1) Yükümlüler, mercilerince verilecek kararlardan önce, ihtilaf konusu eşyayı çekmek isterlerse, aşağıda yazılı şartlarla istekleri kabul olunur ve eşyanın çekilmesine izin verilir.

a) Kararların yükümlüce tebellüğ edilmiş olması ve taleplerinin bir dilekçe ile gümrüğe verilmiş olması,

b) Yükümlünün beyanına göre yapılan vergi tahakkukları ile gümrük idaresince tahakkuk ettirilen bütün vergiler arasındaki farkın ve para cezalarının teminata bağlanması,

c) Uyuşmazlığın idari yargı merciine intikali halinde bu hususun belgelenmesi,

 ç) İdarece gerekli görülecek her türlü bilgi veya belgenin sunulması.

(2) Vergi tahakkukunun kesinleşmesinden önce idare ile yükümlü arasında çıkan uyuşmazlık yürürlükteki yasaklama ve kısıtlama hükümlerini ihlal eder mahiyette olduğu takdirde bu madde hükmü uygulanmaz,

(3) Birinci fıkranın (b) bendinin uygulanmasında düşük kıymet beyanı şüphesiyle kıymet araştırması yapılan hallerde, araştırmanın bu maddenin uygulanmasının talep edildiği tarihten itibaren bir yılda sonuçlanmaması halinde, gümrük idaresinde mevcut verilere göre işlem sonuçlandırılır. Bu süreden sonra alınan cevaplar çerçevesinde vergi farkı ortaya çıkan hallerde gerekli işlemler yerine getirilir.”

B. Uluslararası Hukuk

32. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin (Sözleşme) 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde, görülmesini isteme hakkına sahiptir…

33. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AÎHM) mahkemeye erişim hakkının Sözleşme`nin 6. maddesinde yerini bulan güvencelerin doğal bir parçası olduğunu (Lawyer Partners A.S./Slovakya, B. No: 54252/07,16/6/2009, § 52), bu kapsamda herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını bir mahkeme veya yargı yeri önüne getirme hakkının güvence altına alındığını (Golder/Birleşik Krallık [GK], B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 36) belirtmiştir,

34. AİHM, mahkemeye erişim hakkına yönelik birtakım sınırlamaların kabul edilebileceğini ancak sınırlamaların meşru bir amaca yönelik olmadığı veya kullanılan yöntem ile ulaşılması hedeflenen amaç arasında makul bir orantılılık ilişkisinin bulunmadığı durumlarda kısıtlamaların Sözleşme`nin 6. maddenin birinci fıkrasına uygun olmayacağını belirtmiştir (Ashingdane/Birleşik Krallık, B. No: 8225/78, 28/5/1985, § 57).

35. Mahkemeye etkili erişim hakkı; mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını, dava açmak veya kanun yoluna başvurmak isteyen kişilerin ilgili mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirmektedir. Özellikle hukuki belirsizlikler kişilerin mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilmektedir (Geffre/Fransa (k.k), B. No: 51307/99, 23/1/2003). Bu nedenle mahkemeler usul kurallarını uygularken bir yandan adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek aşırı şekilcilikten, diğer yandan da yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurabilecek aşırı gevşeklikten kaçınmalıdır [Walchli/Fransa, B. No: 35787/03, 26/7/2007, § 29; Eşim/Türkiye, B. No: 59601/09, 17/9/2013, § 21).

36. AİHM`e göre mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkının ihlaline yol açabilir. Ne var ki öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekir (Osu/İtalya, B. No: 36534/97, 11/7/2002, §§ 36-40).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

37. Mahkemenin 28/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü;

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

38. Başvurucu; ek tahakkuk kararının usulüne uygun tebliğ edilmemesine rağmen Mahkemece ek tahakkuktan haberdar olunduğu ve itiraz süresinin geçirildiği gerekçesiyle ek tahakkukun iptali davasının reddedildiğini oysa aynı olaydan kaynaklı para cezasının iptali davasında aynı gerekçeyle verilen davanın reddine dair kararın Danıştayca bozulduğunu, bu hususun karar düzeltme aşamasında belirtilmesine rağmen farklı karar verilmesinin gerekçesinin açıklanmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

39. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti”`kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

40. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

41. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Müdahalenin Varlığı ve Hakkın Kapsamı

42. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa’nın 36. maddesine “…ile adil yargılanma” ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye`nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Sözleşme`yi yorumlayan AİHM, Sözleşme`nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hız. İnş. Tur, San. ve Tic. Ltd. Şti, B. No: 2014/13156,20/4/2017, § 34).

43. Anayasa`nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah, B. No: 2013/8896, 23/2/2016, §33).

44. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini ifade etmiştir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

45. Davanın idareye süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır.

ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

46. Anayasa`nın 13. maddesi şöyledir:

“Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

47. Anayasa`nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Maddede, hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca hakkı düzenleyen maddede herhangi bir sınırlama nedenine yer verilmemiş olsa da Anayasa`nın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanılarak bu hakların sınırlandırılması mümkün olabilir (AYM, E.2015/96, K.2016/9, 10/2/2016, § 10).

48. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa`nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa`nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.

49. Bu sebeple müdahalenin Anayasa`nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

(1) Kanunilik

50. Başvuru konusu olayda Mahkemenin 4458 sayılı Kanun`un 242. maddesi hükmüne göre, tebliğ edilen gümrük vergilerine karşı tebliğden itibaren on beş gün içinde itiraz edilmesi gerektiği hâlde bu süre dolduktan sonra idareye itiraz edildiği gerekçesiyle ret kararı verdiği anlaşılmaktadır.

51. Mahkemenin bu hükmü esas alarak verdiği ret kararına göre yapılan müdahalenin kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.

(2) Meşru Amaç

52. 4458 sayılı Kanun`un 242. maddesindeki düzenlemeyle idarenin işlemlerini gözden geçirmesi ve gerekirse düzeltmesine olanak sağlanarak uyuşmazlıkların yargı mercilerinin önüne gelmeden idare tarafından olumlu şekilde sonuçlandırılabilmesine imkân tanındığı anlaşılmaktadır. Anayasa`nın 141. maddesiyle davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması görevi yargıya verilmiştir. Bu görevin ağır iş yükü altında yerine getirilmesi zorlaştıkça uyuşmazlıkların çözümü için alternatif yöntemlerin yaşama geçirilmesi, yargıya ilişkin anayasal kuralların etkililiğinin sağlanması bakımından gerekli görülebilir (AYM, E.2013/85, K.2013/95, 22/9/2010). Bu itibarla dava açmadan önce idareye belirli süre ve usullerde başvuru zorunluluğu getirilmesinin yargılamanın makul süre içinde tamamlanmasını temine yönelik bir çare olup meşru amacının bulunduğu anlaşılmaktadır.

(3) Ölçülülük

53. İdari başvurunun süresinde yapılmaması gerekçesiyle davanın reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın ölçülü olup olmadığı ve başvurucuya ağır bir yük getirip getirmediği hususlarının değerlendirilmesi gerekir.

(a) Genel İlkeler

54. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının kural olarak mutlak bir hak olmayıp sınırlandırılabileceği, bu hususta devletlerin takdir hakları gereği bazı düzenlemeler yapabileceği, bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların hakkın özünü zedeleyecek nitelikte olmaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerektiği belirtilmiştir (Mesut Güzel, B. No: 2014/5876, 22/9/2016, § 31). Bu kapsamda dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesinin hukuki belirlilik ilkesinin bir gereği olduğu ve tek başına bu durumun mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmayacağı ancak öngörülen koşulların açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yorumlanması nedeniyle kişilerin dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamadığı durumlarda mahkemeye erişim hakkının ihlal edileceği ifade edilmiştir (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).

(b) İlkelerin Olaya Uygulanması

55. Başvurucu, yasal süre içinde gümrük idaresine itirazda bulunmasına rağmen itirazın reddine dair kararın iptali talebinin Mahkemece yanlış değerlendirme yapılmak suretiyle reddedildiğini belirterek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır.

56. Somut olayda değerlendirilmesi gereken mesele başvurucunun talebinin davaya konu yapılmamasının mahkemeye erişim hakkına orantısız bir müdahale oluşturup oluşturmadığıdır.

57. 4458 sayılı Kanun`un 242. maddesinde; yükümlülerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebileceği belirtilmiştir.

58. Başvurucunun ek tahakkuk kararma karşı açtığı iptal davası reddedilmiştir. Mahkemece, başvurucunun beyanname arkasına ek tahakkuk ve gümrük para cezasının hesaplanmasıyla ve aynı tarihte verilen ihtirazi kayıt dilekçesiyle ek tahakkuktan haberdar olduğu değerlendirilmiştir. Edirne Bölge İdare Mahkemesince onanan karar, karar düzeltme talebi de reddedilerek kesinleşmiştir.

59. Aynı maddi olguya dayalı olarak ek tahakkukla birlikte başvurucu aleyhine ayrıca gümrük para cezası kararı verilmiştir. Başvurucu ek tahakkuk kararına itirazla birlikte para cezasına da itiraz etmiş ancak yukarıda açıklandığı üzere iki talebi de aynı gerekçeyle süre aşımından reddedilmiştir. Başvurucunun para cezasına ilişkin itirazın reddine dair kararın iptali talebiyle açtığı dava da aynı gerekçeyle aynı Mahkeme tarafından reddedilmiştir. Ancak başvuru konusu davadan farklı olarak temyiz kanun yoluna tabi olan karar Danıştay Yedinci Dairesince 24/12/2015 tarihinde bozulmuştur. Bozma kararma uyularak davanın kabulüne dair verilen karar temyiz aşamasındadır.

60. Danıştay Dairesi ithal edilen eşya nedeniyle 31/1/2014 tarihinde beyannamenin arkasına yapılan işlemin teminat miktarının belirlenmesine yönelik olduğunu vurgulamıştır. Daire, davalı idarece ek olarak tahakkuk ettirilen KDV üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasının 24/2/2014 tarihinde tebliği üzerine başvurucu tarafından 4458 sayılı Kanun`un yukarıda belirtilen 242. maddesi uyarınca yapılan itirazın süresinde olduğu sonucuna varmıştır.

61. Başvuru konusu somut olayda ise ilk derece mahkemesince 31/1/2014 tarihli beyanname arkasındaki ibarelerden hareketle idari kararın bu tarihte başvurucunun bilgisi dâhilinde olduğu belirtilerek süre aşımı yönünden davanın reddi yoluna gidilmiştir. Bu karar Bölge İdare Mahkemesince de usule ve kanuna uygun bulunarak onanmıştır. Ancak başvurucu, para cezasına ilişkin dava dosyasında 24/12/2015 tarihinde verilen bozma kararını 18/3/2016 tarihli karar düzeltme dilekçesinde açık bir biçimde dile getirmiştir. Buna rağmen 27/5/2016 tarihli karar düzeltme talebinin reddine dair kararda bu yönüyle başvurucunun itirazı konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.

62. Sonuç olarak aynı olaya ilişkin açılan para cezasına ilişkin davada beyanname arkasına yapılan işlemin teminat miktarının belirlenmesine yönelik olduğu ve idarece tahakkuk ettirilen KDV üzerinden hesaplanan para cezasının 24/2/2014 tarihinde tebliği üzerine itirazın süresinde yapıldığı kabul edilmiştir. Ancak bu bozma kararının ek tahakkuka ilişkin davada karar düzeltme dilekçesinde itiraz konusu yapılmasına rağmen Bölge İdare Mahkemesince bu itiraz hususunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin orantısız olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

63. Açıklanan gerekçelerle Anayasa`nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

64. Başvurucu; ithal edilen eşyanın gümrük vergisine esas kıymetinin eşyanın satış fiyatı olduğunu, proforma faturadaki kıymetin fiktif bir kıymet olması nedeniyle satış fiyatı olmadığını açıklamıştır. Başvurucu, gümrük idaresince eşyanın esas kıymeti yerine proforma faturadaki kıymet üzerinden ek tahakkuk yapılarak fazladan vergi tahakkuk ettirildiğini ve bunun üzerine depozito olarak yatırdığı paranın ek verginin ödenmesi şeklinde işleme tabi tutulduğunu belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

65. Başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna varılarak uyuşmazlık hakkında yeniden yargılama yapılmak üzere karar örneğinin ilgili yargı merciine gönderilmesine karar verilmiş olduğundan (bkz. § 63) başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının kabul edilebilirlik ve esas açısından ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

C. 6216 Sayılı Kanun`un 50. Maddesi Yönünden

66. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun`un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir”

67. Başvurucu, yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

68. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.

69. Mehmet Doğan kararında özetle uygun giderim yolunun belirlenebilmesi açısından öncelikle ihlalin kaynağının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun`un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü`nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, §§ 57, 58).

70. Anayasa Mahkemesinin tespit edilen ihlalin giderilmesi amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmettiği hâllerde ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak yargılamanın yenilenmesi sebebinin varlığının kabulü ve önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemesinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı verilen hâllerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemesi Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan, § 59).

71. Aynı maddi olay nedeniyle uygulanan para cezasına karşı açılan davada verilen, davanın süre aşımından reddine ilişkin kararın bozulması yönündeki Danıştay kararının ek tahakkuka ilişkin olarak açılan ve bakılan bireysel başvuruya konu edilen davada karar düzeltme dilekçesinde Bölge İdare Mahkemesinin bilgisine sunulmasına rağmen Bölge İdare Mahkemesine bu konuda bir değerlendirme yapılmaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin Bölge İdare Mahkemesi kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır.

72. Anayasa Mahkemesinin yukarıda aktarılan değerlendirmesi ve vardığı sonuç yalnızca mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin olup davanın esasına ilişkin bir unsur içermemektedir.

73. Bu durumda mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise usul hukukunda yer alan benzer kurumlardan farklı ve bireysel başvuruya özgü bir düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun`un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yeniden yargılama sürecinde mahkemelerce yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

74. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa`nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Edirne Bölge İdare Mahkemesine (E.2015/434, K.2015/2028) GÖNDERİLMESİNE,

D. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan                                                           Üye                                                    Üye

Hasan Tahsin GÖKCAN                    Burhan ÜSTÜN                                  Hicabi DURSUN

Üye                                                                Üye

Yusuf Şevki HAK YEMEZ                                        Selahaddin MENTEŞ

div#stuning-header .dfd-stuning-header-bg-container {background-image: url(https://www.cncgumruk.com/wp-content/uploads/2022/07/back.jpg);background-color: #ffc800;background-size: initial;background-position: top center;background-attachment: scroll;background-repeat: initial;}#stuning-header div.page-title-inner {min-height: 550px;}